Köyümüzün tarihi ile ilgili yeterli bilgiye henüz ulaşmış değilim ancak araştırmalarım devam etmektedir.
Köyümüz sakinlerinden deprem anında 12 yaşında olan bir köylümüzden edindiğim bilgiye göre 27.11.1942 cuma gününü cumartesi gününe bağlayan gece saat 1:40 sularında şuan ki köyümüzün kuzey batısında bulunan yamaç ve taşlık bir bölgede yerleşik halde bulunan köyümüz büyük bir deprem geçirmiştir. Depremde 49 kişinin öldüğü, 117 kişinin yaralandığı ve 479 büyükbaş hayvanın öldüğü tespit edilmiştir. Türkiye depremleri tarihinde Tosya depremi diye de adlandırılan bu depremde köyümüz yerle bir olmuştur. Muhtar Hasan Onbaşı’ya ait bir tane beton arma bina haricinde diğer bütün binalar müştemilatları ile birlikte yıkılmıştır. Muhtar bir ay sonra o zaman köyümüzün bağlı bulunduğu Kastamonu’ya giderek Vali Turgut Göle ile görüşerek köyümüzün bugün ki yerleşim planının uygulanması için destek istemiştir. Vali’den gerekli desteği alan muhtar eski yerinin 3 km güneyinde bulunan bugün ki yerleşim yerimizin imarı için köylü kendi imkanlarıyla evlerini plan üzerine yapmışlardır.

Yeşilköy Köyü

Kızılırmak’ın kıvrıldığı,
Köse dağının zirveleştiği,
Pirincin harmanlaştığı,
Bamyanın çiçekleştiği,
O köy bizim köyümüz.
Koyunun kebaplaştığı,
Dostların kucaklaştığı,
İllerin yakınlaştığı,
Sütlerin yoğurtlaştığı,
O köy bizim köyümüz.
Orda bak kimler yaşamış.
Büyük kör hoca yüz’ünü aşmış
Okutmak için nesli hayli uğraşmış
Sülalelerden biri de Karaşmış
Birisi İbişler biri Habeciler.
O köy bizim köyümüz.
Kerimler ebemin Akçiloğu dedemin
Kalmadı büyükleri Devecilerin.
Alt ve karşı sokak Hamdilerin
Bitişiğini sorarsan Nürülerin
İşte o köy bizim köyümüz.
Haynazdan aşağısı taş tepe
Nimetlerin soyadı da Aktepe
Arazimizde muhit cevizler,
Bir sülale de Molla Ahmetler
İşte o köy bizim köyümüz.
Sıralıdır düzgün sokakları,
Unutmayalım ha Abduramanları,
Çakırali ve de Takavutları.
Sırayı şaşırdık gectik kel Kadiri,
Hanımın soyu da Köseleri,
İşte o köy bizim köyümüz.
Bitişik komşu Sayitlerle Sevletler,
Hemen bir altında da Hacerler.
Sulu olur yazın elma armutlar.
Bir sülale de Zor Mahmutlar,
İşte o köy bizim köyümüz.
Minarelerden okunur ezanlar
Bir sülale de Maksutlar.
Mayısta çeltik ekerler
Varolan zahmeti çekerler
Bir sülale de Ekenler.
İşte o köy bizim köyümüz.
Mübadelede gelmiş göçmenler,
Onlar gibi bir de neciyeler
Karşıların da da Topal Bekirler
O köy bizim köyümüz.
Otayolu asfalt kenarı çamurlu
Halkı ne uzun ne kısa boylu
Benzemez biri birine başka huylu.
Bambalların ki de Aslansoylu.
İşte o köy bizim köyümüz.
Hallolmuyor bazı sorunlar
Biraz kısa boylu Köryakuflar.
Depremde söner bir çok ocaklar
Hasan Onbaşıya akıl sorarlar
İlk binayı da kuran Mutular
İşte o köy bizim köyümüz
Bunu yazdığım cuma gecesinde
Bazen düzgün bazen bozuk hecesinde
Belki unuttuğum olmuştur nicesini de
Hatırlatırsanız sevinirim
Yoksa çok gücenirim.
Hatam varsa af olunsun.
Ölmüşlerimize Rahmet okunsun.
Hastalar şifa bulsun,
Uzaklarınız yakın olsun
Yüzleriniz her daim gülsün
Benden size selam olsun.
Her işe besmeleyle başla
Pehlivan isen rakibin tuşla
Havası güzel baharda kışta
Bir sülale de Sadık çavuşla
O köy bizim köyümüz işte
Ticarette yapılır sıkı pazarlıklar
Doğrulukla aydınlanır karanlıklar
Eserleri saban, kağnı, boyunduruklar
Ustalarıdır bunların Katip hasanlar.
O köy bizim köyümüz
Kalabalık sülaleler bölünmüşler
Çokluğu ile övünmüşler
Sayitlerden
Sayitlerden ayrılmış Elmalı Kamiller
Bir sülaleden Gümbütlerle Veyizler
İşte o köy bizim köyümüz
Bağ arası,cami yanı,mezarlıklar
Biraz yukarısı bayraklar.
Dido kadirler ve de Karamemetler
Köyün doktoruydu Karahmetler
İşte o köy bizim köyümüz
Çalışmakla zengin olamayan Ofoflar
Bizim de komşumuz olur Gücük Hasanlar
Düğünlerde düzülür pırtılar

Yazarı : Recep AKÇALI